Sonuçları görmek ve/veya aramayı sonlandırmak için "esc" tuşuna basın.

Yeni Medya Hayatımızı Nasıl Değiştiriyor?

Tarihte karşılaştığımız ilk resimlerin, yaklaşık 30.000 yıl önce bulunduğu düşünülüyor. Bu resimlerin bir kısmı açık alanlarda, bir kısmı ise mağaralarda yer alıyor. İlk bulunan resimler hayvan, av sahneleri ve boyalı ellerle oluşturulan şekillerden meydana gelmekte. Tarihe baktığımız zaman o yıllarda bile insanların soyut düşünme yeteneklerinin geliştiğini görebiliyoruz. İlk yapılan resimlerde görülüyor ki; o dönemde yaşayan insanların üzerinde doğanın etkisi oldukça yüksek. İnsanlar resimlere, kötü olduğunu düşündükleri şeyleri uzak tutma iç güdüsü ile veya doğaya duyulan hayranlık ile ilgili şeyleri resmetmekte. Bunun dışında avcılık ile alakalı çizimlerin de eğitim amacı ile çizildiği düşünülmekte.

Milattan önce 59 yılında çıkan ve ilk gazete olma özelliğini taşıyan Acta Diurna, Roma Senatosu tarafından 2.000 kopya olarak çıkarılıp imparatorluğun farklı yerlerine dağıtılıyor. Gazetede siyasi gelişmeler, toplumsal olaylar, ele geçirilen topraklar ve gladyatör dövüşlerinin sonuçları yer alıyor. Ayrıca bu gazeteyi okuma bilmeyen vatandaşlar için görevliler yüksek sesle okuyor.

İnsanların resmetme ihtiyacı daha sonra gördüklerini kaydetmeye dönüşüyor ve fotoğraf çekme ihtiyacı doğuyor. Fotoğrafın kelime anlamı; ışık yardımı ile iz bırakmak. Ve fotoğrafın da temel unsuru ışık. Fotoğraf da 1800’lü yılların başında ortaya çıkıyor.

İtalyan Guglielmo Marconi, 1894 yılında havadaki Hertz dalgalarına dayanan ilk başarılı kablosuz telgraf sistemini yani radyoyu icat ediyor. Marconi, radyo haberleşme hizmetleri için askeri ve denizcilik alanında faaliyet göstermesi için bir şirket kuruyor. Bizim bildiğimiz ve kullandığımız anlamdaki radyo yayınları ise 1900’lü yılların başında yapılmaya başlanıyor.

1923 tarihinde de John Logie Baird, İngiltere’nin Hasting kasabasında televizyonu icat ediyor ve ilk görüntüyü 1926’da yayınlıyor. Aynı dönemde Guglielmo Marconi ve diğer isimler rakip televizyonlar üretiyorlar. Çok geçmeden, 1930’ların başında ise televizyon evlere girmeye başlıyor. 1950’li yıllara girildiğinde ise renkli televizyon çoktan çıkmış oluyor. Yaygınlaşması ise 1960’lı yıllar.

Günümüze geldiğimizde ise internetin ilk çıkış amacının bilgi paylaşımı olduğunu biliyoruz. 1960’lı yılların başında ARPANET ile askeriye içerisindeki yazışmalar, ortak bir platformda yapılması kararı alınıyor.1980’lerin başında, bildiğimiz anlamda internet doğuyor ve yazıların yanında resim paylaşımı da başlıyor. Bir çok teknolojinin olduğu gibi internetin doğuşu da askeriyeden başlıyor, sonrasında üniversitelerde kullanılmaya başlıyor ve son olarak halkın kullanımına açılıyor.

İnternet başlangıçta tek taraflı bir iletişim aracı oluyor. Siteyi yapan kişiler ve kullanıcılar olmak üzere. İçerik üreten kişiler oluşturdukları web sayfasını internete ekliyor ve kullanıcılar bu sayfalarda içeriklerden bilgi almaya başlıyor. İşin bu kısmı daha sonrasında web 1.0 olarak adlandırılıyor. 2004’de ise O’Reilly Media tarafından Web 2.0 isimli bir kavram ortaya atılıyor. Bu kavram ile birlikte artık kullanıcılar aktif rol almaya başlıyorlar. Vikiler, iletişim araçları, bloglar, video siteleri, forumlar, interaktif sözlükler ve arkadaşlık siteleri gibi bir çok sitede kullanıcılar içerik paylaşmaya ve üretmeye başlıyor. Bu aslında her şeyin değişmesi anlamına geliyor. Artık sadece üreten bir web sitesi değil, her konuda interaktif bir platform oluşturulmaya başlanıyor. Kullanıcılar, bu üretilen platformlar üzerinden kendi ürettikleri içerikleri paylaşıyor.

Konuya farklı bir açıdan bakacak olursak; tarihten günümüze aslında temel ihtiyacımız “paylaşmak” ve “tarihe iz bırakmak”. Yeni medya ve iletişim teknolojilerine baktığımız zaman da olayın bu kavramların şekil değiştirmesi olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. ABD’li ressam, film yapımcısı ve yayıncısı Andy Warhol’un bahsettiği “Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacaktır” sözü artık her an gerçek olabiliyor. Lisede okuyan bir öğrenciyi, milyonlarca insan takip edebiliyor. Artık çizilen resimler, çekilen fotoğraflar/videolar ve yazılan yazıları binlerce hatta milyonlarca insana ulaştırabilmek, çok kolay bir hale geliyor.

20 yıl önce hayatımızda medya ögelerine baktığımız zaman radyo, televizyon, gazete varken şu anda radyonun yerinde podcast, televizyonun yerinde video kanalları ve online tv platformları, gazetelerin yerinde ise haber siteleri ve bloglar var. Sosyal medya paylaşım mecralarını ise el broşürleri ve duyuruların yerini aldı.

Temelde insan olarak ihtiyaçlarımız değişmiyor, değişen bunlara ulaşım hızımız ve ulaşım şekillerimiz. Bu nedenle interneti ve yeni mecraları tek başına ele almak doğru değil. Geçmişten günümüze kişilerin alışkanlıklarını ve bunların nasıl değiştiklerini anlamaya çalışırsak yapacağımız kurgular çok daha mantıklı olur. Kullanıcılar, hangi mecrayı hangi ihtiyaçlarını gidermek için kullanıyor ve biz onlara ne sunabiliriz gibi temel soruları sormadan pazarlama kurgusu yapmak anlamsızdır. Yeni medya pazarlaması ile uğraşan bir kişinin bilmesi gereken tek şey sosyal medya kullanımı değil, bunun yanında tüm temel bilimlerden haberdar olması ve uzmanlaşabilmek için o bilimlerde de araştırmalar yapması gerekmekte. Sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi sosyal bilimlerin yanında matematik, istatistik gibi bilim dalları ile birlikte internetin harmanlanması ile yeni medya oluşmaktadır.

Yeni medya ile birlikte sadece iletişim yöntemlerimiz değişmedi aynı zamanda daha öncesinde tahayyül edemeyeceğimiz olanaklara kavuştuk. Konvansiyonel medyanın hakim olduğu zamanlarda bir otel kurduğunuz zaman yapmanız gereken Turizm Bakanlığı tarafından belirlenen kriterleri eksiksiz yerine getirerek tesis kalitesini gösteren yıldızları almaktı. Bu yıldızları aldıktan sonra gönül rahatlığı ile reklamınızı yaparak insanları tesise davet edebiliyorduk. Konvansiyonel medyada her hangi bir etkileşim olmaması nedeniyle 5 yıldızlı olan bir otelin kaliteli olduğu konusunda hiç kimsenin aklında bir şüphe oluşmuyordu.

Ama şimdi yeni medyanın hüküm sürdüğü zamanlarda artık otelin beş yıldız sahibi olması onun gerekli kalite standartlarını sağladığını göstermeye yetmiyor. Google üzerinde otelin adı ile yapılan aramada kullanıcıların otele vermiş oldukları puan; örneğin 3 ortalamaya sahipse ve otele daha önce gidilmişse ve muhtemel birçok kullanıcı otel hakkında olumsuz yorum yapmışsa bunları apaçık gören potansiyel müşteriler bu oteli tercih etme konusunda ciddi şüpheye düşecek ve diğer alternatifleri değerlendirme yoluna gidecektir. Haliyle otel 5 yıldızlı olmasına rağmen, internette aldığı yorumlar nedeniyle puanlaması düşecektir.

Temelde “Yeni Medya” ile birlikte artık bilgiye çok daha hızlı ulaşabiliyoruz ve ulaştığımız bilgileri başka kişilere çok daha hızlı ulaştırabiliyoruz. Bu bizim medyayı kullanırken aynı zamanda kendimizin bir “medya” olmasını sağlıyor.

Dipnot 1: Konuyla alakalı olarak daha önce indir.com için aşağıdaki gibi bir çalışma yapmıştık, incelemekte fayda var.

Dipnot 2: Yazıya katkılarından dolayı başta Tûbâ Tırın olmak üzere, Rahmi Vidinlioğlu ve Ebru Yenen’e teşekkürler.

Yorumlar

4 Yorum

Ali Barış Bingüler

Emeğine sağlık Hasan, çok güzel bir yazı olmuş.

Hasan Yaşar

Teşekkür ederim

Mustafa Kabasakal

Hasan Bey, emeğinize sağlık. Hali hazırda tez konum olan sosyal medya için güzel bir katkı oldu yazınız. Teşekkürler.

Hasan Yaşar

Rica ederim, tezinizde başarılar


Yorum yap