Sonuçları görmek ve/veya aramayı sonlandırmak için "esc" tuşuna basın.

Simitçi, CRM ve Müşteri İlişkileri

Simitçi

Öncelikle bu yıl daha fazla yazı yazmaya karar verdim. Bu kararımda Fırat‘ın blogunda yazmış olduğu yazıların etkisi var. İlk olarak önceden yazmış olduğum bir yazıyı ilavelerle birlikte tekrar yazıyorum. Bu yazı nedense çok tutuldu, kaynağını bilmediğim bir yazıydı. Daha sonra “Levent Hacıyusufoğlu” ‘nun yazdığı bir yazı olduğunu öğrendim. İnternette bir çok yerde benim yazdığım haliyle, benim veya Levent Bey’in ismi ile yer alıyor. Yakın zamanda Uğur firması (Uğur Derin Dondurucu’dan aklınıza gelebilir) iletişime geçti bu yazıyı dergilerinde yayınlamak için. Ben de yazının bana ait olmadığını ve yazarını söyledim. Yazıyı yayınlamışlar ve altında benim içinde bir teşekkür iliştirmişler. Hem yazı için görüşüp izin istemeleri, hem de bu teşekkürün iletişim anlamında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yazıyı aşağıda bulabilirsiniz.

Son bir yıldır öğle yemeklerini dışarıda yemek durumunda kaldığımızdan iş yerinden iki ağabeyimle Tunalı civarlarında yemeğimizi yiyor ve öğleden sonrası için de Tunalı Pasajı karşısındaki köşeden simit alıyoruz. Yaklaşık on-on beş gündür tezgahın başka birisi tarafından işletildiğini fark etmiştim. Dün bu sefer simidi ben alacağım diyerek, tezgaha gittiğimde simitçi ortalıkta görünmüyordu. Ben de her tezgahın başında simitçi olmadığında, Türkler’in yaptığı refleks ile tezgahın camını açacak ve parayı koyarak iki tane simit alacaktım. Öyle de yaptım tezgahın sürgülü camını açtım 1 YTL’ yi rafa koydum ve tam simitleri alacaktım ki, orada üstüne el yazısıyla bir şeyler yazılmış, müsvedde kağıtları gördüm. Beni iyi tanıyanlar ne kadar meraklı olduğumu bilirler; “Yahu bu da nedir, ne yazmış bu adam acaba, bir bakayım” dedim:
8:10 – 2
8:15 – 1
8.21 – 1
8.22 – 2
Anlayacağınız bu listede öğleye kadar hangi dakikada kaç simit satıldığı yazıyordu. Sonra bu listenin altına 13:55 – 2 yazıp, ne yazdığıma dikkat etsin diye 2’nin üstüne bir de yıldız koydum ve simitleri aldım. Veritabanı tutmaya bayılırım. “Allahım adamdaki bilince bak, veritabanı tutuyor!” dedim. Ama emin değildim. Belki de belediye böyle bir şeyler istemiştir falan… dedim. Neyse uzatmayayım, bugün yine aynı simitçiye uğradım, bu sefer oradaydı. Nasılsın, iyi misin, hoşbeşinden sonra” 13:55 simitlerini toplama ekledin mi?” diye sorunca:
– “Abi sen miydin o?” diye gülümsemeye başladı.
– “Neden böyle bir liste tutuyorsun?” diye sordum, “Belediye mi istiyor?”
– “Yok abi, ben 15 gün önce aldım bu tezgahın işletmesini, henüz yabancısıyım müşterinin” dedi.

Bunları dakika dakika yazıyorum, hangi saatlerde müşteri yığılıyorsa, ona göre sıcak simit getireceğim, o gün sabahın simidi akşama kaldı, utandım müşteriden” dieyince ellerine sarılıp öpmek geldi içimden. Yaa işte böyle… İster CRM (Customer Related Management) deyin, ister PR (Public Relation), isterseniz de Market Research… Zekâ, işine saygı, kâr arttırma bilinci… Hepsinin sonucunda yaratılan gerçek katma değer ve farklılaşarak rakiplerinden ayrılma… Bunları öğretmek için yıllarca insanları yüksek ücretli okullarda okutuyorlar. Sonuç “veritabancı simitçinin” yanından bile geçemeyecek olanlar bakın her yerde yüksek maaşlar alıp, endam gösteriyorlar.
Levent Hacıyusufoğlu

Bahsettiğim dergiyi basılı olarakta göndermişler, aşağıda onun bir kopyasını da görebilirsiniz 🙂

ugur-simitci

Yorumlar

7 Yorum

Çay, Simit ve CRM | Pazarlama Türkiye

[…] Sevgili Aykut sayesinde yazının kaynağına buradan ulaşabilirsiniz. Katkısından dolayı teşekkür […]

Anıl ALAN

Ellerine sağlık hocam, zevkle okudum. Bakış açısı mükemmel..

Hasan Yaşar

Teşekkürler

Her Zaman Anlatacak Bir Hikayeniz Olsun!! | isates

[…] Bu gün sevgili Hasan Yaşar‘ın blogundan bir yazı düştü okuma listeme. Gerçekten uzun zamandır böyle kaliteli bir yazı okumamıştım. CRM’yi en güzel anlatan hikayeydi bence. O kadar muazzam özetlemiş ki konuyu, bu işi hiç bilmeyen bile işte budur diyebilir.(yazının orjinali burada) […]

Emarsys Akademi’de #Bigdata Konuştuk | Burayayaz.com

[…] veri analizini yeni öğrenmedik diye düşündüm. Geçenlerde Hasan Yaşar’ın yazdığı Simitçi CRM başlıklı yazıyı okuyunca simitçinin bile bu alanda çalıştığını gözlemlemek zor […]

Ömer Öztürk

Öncelikle yazmak meyve vermek demek. Zihnini toparlayıp az öz birşey yazmak için gayret etmek okuyan kadar yazaını da geliştirir.

TemelAksoy’dan sonra seni de takip etmek keyif verecek. Devamını bekliyorum.

Ankara’da işlek caddelerde her köşede simit satan vardır. Her ne kadar yaşadığım 9 ay süresince işe giderken sıcak simit bulabileceğim noktaları tespit etmek için gayret etsemde ayak alışanlığı sağlanabilecek noktalar için beğeni ve mahcubiyet ekseninde geliştirilmiş bir satış stratejisi. Hatta özreklam yapıp planlamanın tüketiciye doğru şekilde ifade edilirse farkındalık oluşabilir. Tavsiyenin gücü ile işler büyütülebilir.

Hasan Yaşar

Teşekkür ederim, okumadıysan önceki yazılarımı okumanı tavsiye ederim


Yorum yap